- kondurmamak
- kondurmamak Krankheit (-e jemanden) unberührt lassen;üstüne kondurmamak nicht belasten (mit D)
Türkçe-Almanca sözlük. 2013.
Türkçe-Almanca sözlük. 2013.
fiske kondurmamak (veya dokundurmamak) — bir kimse veya nesneyi en küçük bir tehlikeden bile korumak, titizlikle savunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
namusuna sinek kondurmamak — 1) kollamak, gözetlemek 2) namusuna, onuruna laf söylettirmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
toz kondurmamak — bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne toz kondurmamak — bir şeyin kusurlu olabileceğini kabul etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
namus — is., Ar. nāmūs 1) Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık 2) Dürüstlük, doğruluk Birleşik Sözler namus belası namus borcu namus cinayeti namus davası namus sözü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
toz — is. 1) Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak Bu talihsiz taşra kentinde, yolun iki yanındaki yeşilleri tozdan yitmiş ağaçlara bakmak insanı daha bir yalnız kalmışlık duygusu içinde bırakıyor. R. N. Güntekin 2) Çok küçük parçacıklara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenzîh — (A.) [ ﻪیﺰﻨﺕ ] arındırma, uzak tutma, kusur kondurmama. ♦ tenzîh etmek uzak tutmak, kusur kondurmamak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü